Mekke’de inmiştir; 30 ayettir.
Bu sûrenin Mülk Sûresi olarak adlandırılışı birinci ayetinde bu kelimenin yer aldığı içindir. Tabersi bu sûrenin diğer adının Münciye (kurtarıcı) olduğunu söylemiştir. Çünkü Ehl-i Beyt’ten gelen hadislere göre bu sûreyi okumak kişiyi kabir azabından kurtarır.” İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Mülk Sûresi kabir azabını önleyen sûredir. Kim geceleri onu okursa çok Kur’ân okumuş ve iyi iş yapmış sayılır ve gaflet içinde olanlardan yazılmaz…. (bk. el- Kafi c. 2 s. 633.) Bu sure devamlı surette baş ağrısı için okunursa izale olur. Bir kağıt üzerine yazılıp diş ağrısı çeken birisinin üzerine asılırsa ağrısı hafifler.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
- Mülk ve yönetim elinde bulunan o Allah ne yücedir! O, her şeye Kadîr’dir.
- Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Azîz’dir O, Gafûr’dur.
- Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O’dur. O Rahman’ın yarattıklarında herhangi bir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun?
- Sonra bakışı iki kez daha döndür! Umudunu kesmiş olarak döner sana göz. Utanmış, bitkin düşmüştür o.
- Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara ateş taneleri yaptık. O şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık.
- Ve Rablerine karşı nankörlük edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü bir dönüş yeridir o!
- Onun içine atıldıklarında, onun derinden gelen sesini işitirler. Feveran etmektedir o.
- Öfkesinden çatlayacak hale gelir. İçine bir güruh atıldıkça, onun bekçileri bunlara sorarlar: “Size hiçbir uyarıcı gelmedi mi?”
- Derler ki: “Gelmedi olur mu? Bize uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık. Ve: ‘Allah bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz, başka değil!’ şeklinde konuştuk.”
- Ve derler ki: “Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı çalıştırsaydık şu çılgın ateşin dostları arasında olmazdık.”
- Günahlarını işte böyle itiraf ettiler. Çılgın ateşin halkına böyle kahır yaraşır.
- Görmedikleri halde Rablerinden ürperenlere gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
- Sözünüzü ister gizleyin ister onu açıklayın; şu bir gerçek ki O, göğüslerin özünü çok iyi bilir.
- Allah, yarattığı kimseyi bilmez mi? Latîf’tir O, Habîr’dir.
- O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Allah’ın rızıklarından yiyin. Dönüş O’nadır.
- O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar.
- O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!
- Yemin olsun, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Ama nasıl olmuştu benim azabım?!
- Üstlerinde, kanatlarını açıp kapayarak uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları Rahman’dan başkası tutmuyor. Kuşkusuz O, her şeyi görmektedir.
- Rahman’a karşı size yardım edecek ordunuz kimdir? İnkârcılar bir gurur içindeler; hepsi bu!
- Peki, O, rızkını tutarsa kim var sizi rızıklandıracak? Hayır, bir azgınlık ve nefret içinde inat etmekteler.
- Peki, yüzüstü kapanarak yürüyen mi daha düzgün gider yoksa dosdoğru yol üzerinde dik ve düzgün yürüyen mi?
- De ki: “Sizi oluşturan O’dur. O size, işitme gücü, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”
- De ki: “Sizi, yeryüzünde yaratıp yayan O’dur. O’nun huzurunda haşredileceksiniz.”
- Derler ki: “Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat ne zaman?”
- De ki: “Bilgi Allah’ın katındadır. Bana gelince, ben ancak açıkça uyaran biriyim.”
- Onu yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Şöyle denildi: “O habire çağırıp durduğunuz şey budur.”
- Söyle onlara: “Diyelim ki, Allah beni ve beraberimdekileri öldürdü, yahut bize acıdı. Peki, kâfirleri korkunç bir azaptan kim kurtaracak?”
- De ki: “Rahman’dır O, O’na inandık biz ve yalnız O’na güvendik. Yakında bileceksiniz kimmiş apaçık sapıklığın içinde.”
- Şunu da söyle: “Bir sabah suyunuz çekiliverse, kim getirecek fışkırıp akan bir su size?”