Mekke’de inmiştir; 44 ayettir.
Üçüncü ayetinde “dereceler” anlamına gelen “Meâric” kelimesinin yer aldığı için bu adla anılmıştır. İmam Sadık (a.s)’ın şöyle dediği nakledilmiştir: “Seele Sailun (Mearic) Sûresi’ni çok okuyun. Onu kim çok okursa, Allah onu kıyamet günü işlediği günahtan dolayı sorgulamaz ve onu Hz. Muhammed (s.a.a) ile birlikte cennette yerleştirir.” (bk. Sevabu’l-A’mal.) Bu sure her gece okunursa ihtilam olmaktan ve korkunç rüya görmekten emin olunur.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
1.Soran birisi, geleceği kuşkusuz azabı sordu.
2.Küfre sapanlar içindir o. Yoktur onu savacak.
3.Yükselme derecelerinin sahibi Allah’tandır o.
4.Melekler ve Rûh, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler O’na.
5.Artık güzel bir sabırla sabret!
6.Onlar onu çok uzak görüyorlar.
7.Biz ise onu çok yakın görüyoruz.
8.O gün gök, erimiş bir maden gibi olur.
9.Dağlar, atılmış, renkli yün gibi olur.
10.En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz.
11.Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.
12.Eşini, kardeşini,
13.Kendisini kucaklayıp barındıran ailesini.
14.Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.
15.Hayır, hayır! O, alevlenen bir ateştir.
16.Yakar-kavurur deriyi.
17.Çağırır, sırtını dönüp uzaklaşanı,
18.Toplayıp depolayanı.
19.İşin gereği şu ki insan; sabırsız yaratılmıştır.
20.Kendisine hoşnutsuzluk dokununca basar bağırır.
21.Kendisine hayır ve nimet ulaşınca ondan başkalarının yararlanmasına engel olur.
22.Namazlarını yerine getirenler müstesna.
23.Bunlar, namazlarında süreklidirler.
24.Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
25.Yoksul ve yoksun için.
26.Bunlar, din gününü içtenlikle doğrularlar.
27.Bunlar, yalnız Rablerinin azabından ürperirler.
28.Gerçekten de Rablerinin azabı emin olunmayacak bir azaptır.
29.Bunlar, cinsiyet organlarını titizlikle korurlar.
30.Ancak onlar, eşleriyle, akitlerinin sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar.
31.Kim bunun ötesini isterse, işte böyleleri sınırı aşanların ta kendileridir.
32.Bunlar, kendilerindeki emanetlere ve ahitlerine sadık kalırlar.
33.Bunlar, tanıklıklarını tam yaparlar.
34.Ve bunlar, namazlarını korurlar.
35.İşte bunlar cennetlerde ikram göreceklerdir.
36.O nankörlere ne oluyor ki, sana doğru, o yandan, bu yandan boyunlarını uzatarak geliyorlar;
37.Sağdan ve soldan parçalar halinde.
38.Onlardan herbiri nimet bahçesine konulacağını mı umuyor?
39.Hayır, ummasınlar! Gerçek şu ki biz onları, bildikleri şeyden yarattık.
40.İş, onların sandığı gibi değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun ki, biz gerçeketen gücü yetenleriz;
41.Onları kendilerinden daha üstün olanlarla değiştirmeye… Ve biz önüne geçilebilecekler değiliz.
42.Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.
43.O gün, kabirlerden fırlayarak çıkarlar. Dikilmiş putlara doğru akın akın gider gibidirler.
44.Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.