Cebrâil veya hristiyanlarca kullanılan ismiyle Gabriel (Arapça: جبرائيل Cibrâ’îl veya جبريل Cibrîl, İbranice: ‘גַּבְרִיאֵל’) (Tanrı’nın cebr-i gücü) , İbrahimî dinlerde Tanrı’nın vahiylerini peygamberlere ulaştıran melektir.
İslam’da Cebrail
İslam’a göre peygamberlere vahiy getirmek, Allah’ın emir ve yasaklarını bildirmekle vazîfeli melektir.
Cebrâil’in ismi Kur’ân’da ayrıca Cibrîl, Rûh-ul-Emîn ve Ruhu’l-Kudüs diye de zikredilmektedir. Cebrâil kelimesi lügatta “Allah’ın kulu” mânâsındadır. Cebrâil’e ayrıca Nâmûs-ı Ekber de denilmiştir.
Cebrâil, Muhammed’e Mekke yakınındaki Nur Dağı’nda ibâdet ve tefekkürle meşgul iken gelerek ilk vahyi getirmiştir: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.” (Alâk 96/1-5 )
Cebrâil her şekle girebilirdi. Muhammed’e aslî şekliyle, biri Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’nda ve diğeri Miraç esnâsında Sidret-ül-müntehâda olmak üzere iki defâ görünmüştür. Cebrâil’in çoğunlukla ashâbdan Dıhye-i Kelbî sûretinde geldiği anlatılır. Cebrâil yirmi üç yıla yakın bir sürede Kur’ân âyetlerini peyderpey ve çeşitli şekil ve sûretlere girerek Muhammed’e ulaştırmıştır.
“De ki: Cebrail’e kim düşman olabilir? Kendinden öncekileri onaylayan, doğru yolu gösteren ve inananlar için müjdeci olan bu Kur’an’ı senin kalbine o, Allah’ın izni ile indirmiştir.” (Bakara 2/97).
“Onu güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir. O Kur’ân, elbette âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.” (Şuara 26/193-194)
“Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur; yahut bir elçi gönderip izniyle ona tercih ettiğini vahyeder. O yücedir ve hakimdir.” (Şûrâ 42/51).